Ana içeriğe atla

Londra piyasasında Dolar/TL Swap Faizleri %90 sonra da %200 leri geçti.



Swap konusunu biraz açalım :
Elinizde TL varsa onu satıp istediğiniz para birimini alabilirsiniz ve bunun için bir faiz ödemeniz gerekmez. Ama Elinizde TL yoksa onu ödünç almak durumundasınızdır ve bunun bir maliyeti vardır. İşte bu Swap Faizi, elinde TL’si olmayan yatırımcının; önce TL alıp, onu açığa satıp ardından bununla USD almasının maliyetidir.

Swap, takas (Değiş-Tokuş) demektir. Paranın icat olmadığı dönemlerde de insanoğlu takas yapıyordu. Mesela buğday verip meyve , sebze verip tahta almak vb. Bu durumu trampa  (takas) ekonomisine benzetebiliriz . Swap piyasasında “alan” ve “satan” olarak iki taraf bulunur ve bu iki taraf farklı iki para birimini takaslamaktadır.
Burada  Long ve Short kavramlarını açıklamakta fayda vardır:

“LONG ETMEK” bir şeyi SATIN ALMAK demektir. “SHORTLAMAK”  ise elimizde var olmayan bir şeyi SATMAK demektir.

Ancak elimizde olmayan bir şeyi satabilmemiz için önce onu ÖDÜNÇ almamız gerekir. Tabi ki ödünç almanın bir maliyeti vardır. Çünkü kimse size malını bedavaya ödünç vermeyecektir.
Eğer bir malı  Shortlayacaksak , yani açığa satacaksak “onun değerinin düşeceğini öngörüyoruz ” demektir. O zaman önce o malı ödünç alır ve onu açığa satarız.
Örneğin x malını ödünç aldıktan sonra 100 Liradan sattık ve sonra o malı değeri düşünce 70 TL ye geri aldık. Bu işlemden 30 Lira kar edildiği düşünülse de aslında bu NET kar değildir. Çünkü açığa sattığımız günden geri aldığımız güne kadar geçen sürede işleyen Ödünç Alma Masrafını (Faiz) ödememiz gerekir. 30 Lira kardan bu faizi ve  alım satım masrafları düşülünce geriye net karı kalır. İşte swap faizlerinin artması fonlama maliyetini artırdığı çin bu net karı düşürecektir.
Yani bu rakam TL shortlamak (TL satmak) ;  kısaca USD alabilmek için TL bulmaya çalışmanın maliyetidir ve TCMB faiz oranlarıyla ilgisi yoktur.

Londra TL swap faizinin artmasını ise şöyle özetleyebiliriz :

Yabancı yatırımcılar Dolar/TL nin yükseleceğini düşündüğü için TL satıp Dolar almak istedi ancak ellerinde TL’si olmadığı için  Londra piyasasından TL bulma yoluna gittiler. TL bulmak da oldukça zorlaşmıştı. Çünkü Londra piyasasına TL sağlayan bankalar TL miktarını kıstılar. Bunu nedeni ise  Ağustos 2018 deki kanun maddesiyle Türkiye’de yerleşik Bankaların yurtdışı piyasalara sağlayacakları toplam TL miktarı Öz sermayelerinin % 25i ile kısıtlı olmasıydı.

Şimdi yabancı yatırımcı bir yandan TL bulup onu satıp USD almak istiyor ama bir yandan da TL bulma ve o TL pozisyonunu taşıma maliyeti Yıllık %90 ve %200 lere çıkıyor. O zaman yapması gereken ; uzun USD pozisyonunu kapatıp bu işe girmemesidir. Bu durumda da  TL’nin Dolar karşısında düşüşüne SPEKULATİF oynayan yabancı yatırımcı için caydırıcı bir önlem alınmış oldu. Aslında bu durum TL’nin değer kaybetmesini önlemek adına olumlu bir hamle olarak görünebilir ama konu o kadar da basit değil. Öyle olsa sonuna kadar TL arzını azaltıp, Dolar/TL nin düşmesini sağlayabiliriz. Ama bunu uzun bir süre yaparsanız yabancı yatırımcı, Uluslararası swap piyasalarından TL bulma maliyeti artınca elinde Türk varlıkları varsa onları satarak TL bulur. Yani, Borsa’daki Türk şirketlerine yatırımı varsa onları (Türk Şirketlerine ait hisse senetlerini ) satar TL bulur ve bu durum Borsa endeksinde sert düşüşlere ve kayıplara neden olur.
Ayrıca yine TL bulmak için Borsa satışından sonra elinde Türk tahvili varsa onu da satar. Tahvil satışlarının artması doğal olarak tahvil fiyatlarını düşürür, ucuzlayan tahvillerin de faizi artar. Nitekim tahvil faizleri  bu sebepten dolayı %18 lerden % 19.53’e çıktı.

Yabancı yatırımcının TL bulma ihtiyacı ve iştahı daha da artarsa bu defa elindeki Likit olmayan varlıkları da satma yoluna gider.
Kısaca: Swap faizlerinin artması TL’yi Satıp USD almak isteyen Spekülatif yatırımcıların önünü kısa vadede kesip işimize yarasa da uzun vadede, TL bulamayan yabancı yatırımcıyı Türk piyasalarından soğutur ki  bu da  TL’nin itibarını düşürür, Hisse senetlerimizi ve tahvilimizi sattırır. Yeni yatırımcıyı kaçırır. BIST te ki yabancı sermaye payını göz önüne alırsak bu durum hiç de küçümsenemeyecek olumsuz sonuçlar doğurur.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÇEKTE ÖDEME

GENEL OLARAK ÇEK KAVRAMI       1-      Çekte; ‘keşideci’ çeki düzenleyen kişi, ‘lehtar ve hamil’ lehine ödeme yapılacak kişi, ‘muhatap’ ise bankadır.  Çek bir ödeme vasıtasıdır. Senet metninde “çek” kelimesinin (senet Türkçe ’den başka bir dilde yazılmışsa, o dilde “çek” karşılığı olarak kullanılan kelimenin) bulunması zorunludur. Çekin kayıtsız şartsız belirli bir bedelin ödenmesi için havaleyi içermesi gerekir.  Çeke konan faiz koşulu, yazılmamış sayılır. Çek nitelikli bir havale olarak ifade edilebilir. Bununla çeki keşide eden kişi, banka ile yapmış olduğu çek sözleşmesi ile bankaya, çek hesabından adına ödeme yapma yetkisi vermiş olmaktadır. Bu noktada ödeme yetkisinin temel dayanağı çek sözleşmesi olmaktadır. Bu noktada bankanın konumu ve sözleşmenin önemi artmaktadır. Çek muhataba bağlı bir ödeme aracı olduğundan çekin tedavülü ve ekonomik sistem içinde yer almasında temel unsur muhatap bankalardır. Bankalara çeke özgü...

ÇEKTE İMZA UYUŞMAZLIĞI VE CİRO SİLSİLESİNDE BOZUKLUK

    Çek şekil şartları itibari ile önemli bir ödeme aracıdır. Ticaretin büyük bir kısmının çek ile yürüdüğünü düşünürsek çekte imza tutmaması yada ciro silsilesinde bozukluk olması durumunda çek için hangi işlemler uygulanıyor bu konulardan ve yine kafanıza takılan farklı soruları cevaplamaya çalışacağız. Çekte karşılıksız işlemi sonrasında yapılacak taahhüt ödemelerinde çek şekil şartları daha da önem kazanıyor. Nasıl olsa çek yazıldı taahhüt bedelini alalım en azından diye düşünerek bazen çek üzerinde oynamalar yapılabiliyor. Bu gibi durumlarda Bankalar nasıl işlem uyguluyorlar biraz bahsetmeye çalışalım. Çek İmza Tutmaması Ciro Silsilesinde Bozukluk Halinde Ne Yapmalı? Çek ödeme işlemlerinde yada karşılıksız olarak işlem gören çekin taahhüt tutarı ödeme işlemlerinde,  çekte imza tutmaması  halinde Banka çek için nasıl bir uygulama yapıyor? Elinizde bulunan çeki Bankaya ibraz ettiğinizde keşide eden kişinin Bankadaki evraklarına göre yapılan kontroller son...

ÇEKTE DÜZENLEME TARİHİ VE ÖNEMİ

Ülkemizde çek kullanımı oldukça yaygındır. Özellikle 19.03.1985 tarihli ve 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun’un, 14.12.2009 tarihli ve 5941 sayılı Çek Kanunu ile değiştirilmesi sonrasında getirilen yenilikler, çekin gündemde daha fazla yer bulmasını sağlamıştır. Hatta yeni Çek Kanunu, yürürlüğe girmesinden çok kısa bir süre sonra Çek Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile tekrar değişikliğe uğramış ve dikkatleri çek konusuna daha   da bir çekmiştir. Getirilen yeniliklerin, konumuz açısından en dikkat çekici olanları, karşılıksız çek düzenlemesinin adli yaptırım yerine idari yaptırıma bağlanması ve ileri tarihli çekin 31.12.2017 tarihine kadar ödeme için bankaya ibrazı yasaklanarak, adeta vadeli çek yaratılmış olmasıdır. Çalışmamızda, düzenleme tarihiyle doğrudan ve dolaylı olarak ilgili olan bu hususlar, uygulamada birçok alanda karşımıza çıkabileceği için değinmekte yarar gördük. . Bununla birlikte düzenleme tari...