Ana içeriğe atla

FİNANSAL VERİMLİLİK NEDİR? NEDEN ÇOK ÖNEMLİDİR?

 

Bir çok karlı şirketin iflasını okuyoruz yada çevremizden duyuyoruz. İflasa götüren aslında bu şirketlerin satış yapamaması yada karlı çalışaması olmayabiliyor çoğu zaman. Şirketlerin iflası için çokca neden sıralayabiliriz. Peki bu şirketler neden iflas etti? Büyük marka değeri olan satışları iyi olan şirketler nasıl olurda iflas eder? 

Tabii bu sorunun bir çok cevabı ve açıklaması var. Şirketlerin büyüklüğüne bulunduğu sektöre göre iflas nedenleri farklı farklı olabiliyor. Yakın zamandaki örneklerde çoğunlukla gördüğüm iflasa sürükleyen nedenlerden en önemli nedenin şirketlerdeki nakit sıkışıklığı oldugudur. Bir başka önemli neden ise şirketlerin finansal olarak verimli işletilememesidir. Nakit sıkışıklığıda aslında finansal verimlilik kapsamında sıralanabilir. Finansal Verimliliği ise etkili finansal yönetim altında düşünebiliriz.

Finansal verimlilik şirketlerin ayakta kalabilmesi için günümüz finans piyasalarında önemli bir konu olmaya başladığını görüyorum gerek Türkiye’de gerekse dünya genelinde. Son yıllarda iflas eden şirketleri incelediğimizde karşımıza çıkan sorunların çoğunlukla finansal içerikli olduğunu gözlemliyoruz: riski öngörememe, nakit sıkışıklığı, vade sorunu, likidite sorunu, yüksek faiz giderleri, yanlış yatırım kararları gibi.

 Finansal verimlilik dünya genelinde aslında pek adı konulmamış bir konu, bununla ilgili çok fazla kaynak yada teori bulunmuyor. Finansal Verimlilik birden fazla tanımını yapabiliriz, sektöre göre, şirketin büyüklüğüne göre gibi. Finansal verimlilik şirketin para akışı en etkin şekilde yönetmek olarak tanımlayabilir. Para akışı, gerek para girişi gerekse para çıkışı olarak anlaşılmalıdır. Tabii finans literatüründe biz buna nakit akışı demekteyiz. Nakit akışı gerektiren her işlemin en etkili şekilde yönetilmesidir finansal verimlilik. En önemli finansal verimlilik alanları:

1 – Nakit Akım Tablosu: Şirketin nakit durumunu çok yakından takip etmek gerekir. Nakit açığının ve nakit fazlasının ne kadar olacagı ve bunların nasıl yönetileceği bilinmelidir.

2 – Finansal Borçlar: Piyasada gördüğüm kadarıyla özellikle orta ölçekli şirketlerde finansal borçların yönetimi ve maliyetleri sadece günü kurtarma amacıyla yapılmaktadır. Kurumsallık algısının çok düşük olması finans yöneticilerimizin gördüğüm kadarıyla ellerini bağlayan en büyük sorunu oluşturuyor. New York Akademi olarak konuştuğumuz yöneticilerimizin sıkca dile getirdiği bir sorun.

3 – Finans Yöneticilerinin Bilgi ve Tecrübe Eksikliği: Çokca karşılaştığım durumlardan diyebilirim. Finans yöneticilerimiz hangi seviyede ve hangi yaşta olursa olursun piyasa tecrübesi olan ve finans eğitimi almış kişilerden mutlaka eğitim ve danışmanlık almalılar. Ülkemizde finans alanında eğitim konusu çok çok büyük eksiklik ve yetersizlik var malesef.

4 – Yanlış Yatırım Kararları: Yatırım kararlarında değerleme tekniklerinin bilinmemesi, kulaktan duyma bilgilerle yatırımların yapılması malesef çokca görmekte, duymaktayız. Fizibilitesi yapılmayan yada yanlış fizibilite çalışmaları ülkemiz için önemli olan sermayenin başarızlıkla sonuçlanan yatırımlarda heba edilmektedir.

5 – Etkin Finansal Yönetim Sürecinin Bulunmayışı: Her şirketin finansal raporlama sistemi kurarak fnansal yönetim sürecini periyodik olarak izlemesi gerekmektedir.

6 – Küresel Piyasaları Okuyamamak: Günümüz piyasaları tarımdan çelik fiyatlarına kadar küresel olaylarla çok ilgilidir. Küresel piyasaları okuyamayan yöneticiler malesef önümüzdeki yılların büyüme stratejilerinde hataya düşebileceklerdir.

Birçok neden daha sıralayabiliriz ancak yukarıda sıraladığımız ve finansal verimlilik açısından en önemli konulara yöneticilerin odaklanması gerektiğini tekrar belirtmek istiyorum. Lehman Brothers zararda olduğu için batmadı, gayet karlı bir şirketti. Yakın zamandaki iflas erteleme isteyen bir çok şirket içinde aynı durum söz konusu. Bu şirketlerin hepsinde temel konu finansal verimlilik konusunu hiç gündemlerine almayışlarıdır.

kaynak: http://www.finansegitim.com/faydaliBilgiler/Haber/Finansal-Verimlilik-Nedir/9

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÇEKTE ÖDEME

GENEL OLARAK ÇEK KAVRAMI       1-      Çekte; ‘keşideci’ çeki düzenleyen kişi, ‘lehtar ve hamil’ lehine ödeme yapılacak kişi, ‘muhatap’ ise bankadır.  Çek bir ödeme vasıtasıdır. Senet metninde “çek” kelimesinin (senet Türkçe ’den başka bir dilde yazılmışsa, o dilde “çek” karşılığı olarak kullanılan kelimenin) bulunması zorunludur. Çekin kayıtsız şartsız belirli bir bedelin ödenmesi için havaleyi içermesi gerekir.  Çeke konan faiz koşulu, yazılmamış sayılır. Çek nitelikli bir havale olarak ifade edilebilir. Bununla çeki keşide eden kişi, banka ile yapmış olduğu çek sözleşmesi ile bankaya, çek hesabından adına ödeme yapma yetkisi vermiş olmaktadır. Bu noktada ödeme yetkisinin temel dayanağı çek sözleşmesi olmaktadır. Bu noktada bankanın konumu ve sözleşmenin önemi artmaktadır. Çek muhataba bağlı bir ödeme aracı olduğundan çekin tedavülü ve ekonomik sistem içinde yer almasında temel unsur muhatap bankalardır. Bankalara çeke özgü...

ÇEKTE İMZA UYUŞMAZLIĞI VE CİRO SİLSİLESİNDE BOZUKLUK

    Çek şekil şartları itibari ile önemli bir ödeme aracıdır. Ticaretin büyük bir kısmının çek ile yürüdüğünü düşünürsek çekte imza tutmaması yada ciro silsilesinde bozukluk olması durumunda çek için hangi işlemler uygulanıyor bu konulardan ve yine kafanıza takılan farklı soruları cevaplamaya çalışacağız. Çekte karşılıksız işlemi sonrasında yapılacak taahhüt ödemelerinde çek şekil şartları daha da önem kazanıyor. Nasıl olsa çek yazıldı taahhüt bedelini alalım en azından diye düşünerek bazen çek üzerinde oynamalar yapılabiliyor. Bu gibi durumlarda Bankalar nasıl işlem uyguluyorlar biraz bahsetmeye çalışalım. Çek İmza Tutmaması Ciro Silsilesinde Bozukluk Halinde Ne Yapmalı? Çek ödeme işlemlerinde yada karşılıksız olarak işlem gören çekin taahhüt tutarı ödeme işlemlerinde,  çekte imza tutmaması  halinde Banka çek için nasıl bir uygulama yapıyor? Elinizde bulunan çeki Bankaya ibraz ettiğinizde keşide eden kişinin Bankadaki evraklarına göre yapılan kontroller son...

ÇEKTE DÜZENLEME TARİHİ VE ÖNEMİ

Ülkemizde çek kullanımı oldukça yaygındır. Özellikle 19.03.1985 tarihli ve 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun’un, 14.12.2009 tarihli ve 5941 sayılı Çek Kanunu ile değiştirilmesi sonrasında getirilen yenilikler, çekin gündemde daha fazla yer bulmasını sağlamıştır. Hatta yeni Çek Kanunu, yürürlüğe girmesinden çok kısa bir süre sonra Çek Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile tekrar değişikliğe uğramış ve dikkatleri çek konusuna daha   da bir çekmiştir. Getirilen yeniliklerin, konumuz açısından en dikkat çekici olanları, karşılıksız çek düzenlemesinin adli yaptırım yerine idari yaptırıma bağlanması ve ileri tarihli çekin 31.12.2017 tarihine kadar ödeme için bankaya ibrazı yasaklanarak, adeta vadeli çek yaratılmış olmasıdır. Çalışmamızda, düzenleme tarihiyle doğrudan ve dolaylı olarak ilgili olan bu hususlar, uygulamada birçok alanda karşımıza çıkabileceği için değinmekte yarar gördük. . Bununla birlikte düzenleme tari...